Topluluğa sorularınızı sormak veya başkalarına yardımcı olmak için forumumuzu ziyaret edin

SÖZLÜK » sözlük » Courvoisier yasası

Courvoisier yasası

Courvoisier yasası, sarılık teşhisi ile ilgili tıbbi bir gözlemdir ve adını 1800’lerin sonlarında bu fenomeni ilk kez tanımlayan İsviçreli cerrah Ludwig Courvoisier’den almıştır.

Courvoisier yasası, safra kesesinin büyüdüğü ve ele geldiği sarılık vakalarında, nedenin safra taşı olma ihtimalinin düşük olduğunu belirtir. Bunun yerine, nedenin safra kanallarını tıkayan kötü huylu bir tümör olma olasılığı daha yüksektir. Başka bir deyişle, bir hasta sarılık ve büyümüş, ele gelen bir safra kesesi ile başvurursa, nedenin safra taşından ziyade kanserli bir tümör olma olasılığı daha yüksektir.

Courvoisier yasasının arkasındaki mantık, safra kesesi taşlarının sarılığa neden olduğu durumlarda, safra kesesinin tipik olarak tıkanıklığa yanıt olarak kasılması ve küçülmesidir. Bunun nedeni safra kesesinin safra depolayan bir organ olması ve safra kanalının bir safra taşı tarafından tıkanması durumunda safra kesesinin safrayı bağırsağa bırakamamasıdır. Sonuç olarak safra kesesi kasılır ve küçülür.

Öte yandan, sarılığın nedeninin safra kanallarını tıkayan kötü huylu bir tümör olduğu durumlarda, tıkanıklık tipik olarak kademelidir ve daha uzun bir süre içinde ortaya çıkar. Sonuç olarak, safra kesesi tıkalı kanallardan geçemeyen safra ile dolmaya devam ettiği için büyüyebilir ve ele gelebilir hale gelebilir.

Courvoisier yasası her zaman güvenilir değildir ve tek tanı aracı olarak kullanılmamalıdır. Hastanın tıbbi geçmişi, fizik muayene bulguları ve tanısal testler gibi diğer faktörler de dikkate alınmalıdır. Görüntüleme çalışmaları, kan testleri ve karaciğer fonksiyon testleri gibi tanısal testler sarılığın nedenini doğrulamaya ve uygun tedaviyi yönlendirmeye yardımcı olabilir.

Özetle Courvoisier yasası, safra kesesinin büyüdüğü ve ele geldiği sarılık vakalarında nedenin safra taşı olma ihtimalinin düşük olduğunu ve safra kanallarını tıkayan kötü huylu bir tümör olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu öne süren tıbbi bir gözlemdir. Ancak her zaman güvenilir değildir ve diğer tanısal testler ve klinik bulgularla birlikte kullanılmalıdır.